Powered By Blogger

3 Eylül 2012 Pazartesi

Hak Ettiği İlgiyi Göremeyen Filmler Serisi: 500 Days of Summer


500 Days of Summer ya da bir bilinen Turkçe adıyla 'Aşkın 500 Günü' 9 ekim 2009 da Türkiye de gösterime girmiş olan, Marc Webb'in yönettiği, Zooey Deschanel ve Joseph Gordon-Levitt'in oynadığı bağımsız bir film .Çıktığı yıl imdb de 8.6 alarak tüm zamanların en iyi filmleri sıralamasında 208. olarak unutulmayacak filmler arasına girsede, 7.9 olan güncel puanıyla bu listede tutunamamıştır. Film romantik komedi bilinse de beklenmedik sonuyla  kendine dram kategorisinde de sağlam bir yer ediniyor. Dolayısıyla baştan söyleyelim; Cinselliğin bol olduğu, çerezlik film beklentisiyle bu filmi izleyecek olanlar kendilerini hiç unutamadıkları lise aşklarını ararken bulabilirler.




Tom kaderin bir gün onu hayatının kadınıyla karşılaştıracağı güne kadar hayatının eksik kalacağına inanmış biraz saf, biraz melankolik ve biraz da kaderci bir kartpostal yazarı.  Summer günlük yaşayan, gelecekle ilgili çok planı olmayan, ve aşka inanmayan genç kız kişisi. Bu iki zıt karakterin yolu; Summer'ın  Tom'un patronun asistanı olmasıyla kesişir. Tom ve Summer'ın ilişkisi Tom'un kaleminden çıkmış bir günlüğü okurcasına, biz izleyenlere sunulur.


Film baştan sona aşkla ilgili inandığımız klişelere bir eleştiri aslında. ''Boy meets girl...Boy falls in love.... Girl doesn't...'' girişi ile başlıyor film. Devamında dikkat çeken: ''This is not a love story. This is a story about Love'' tagline'ı var. Yani diyor ki:  ''Birazdan izleyeceğiniz 95 dakikalık Aşkla ilgili bu öykünün - Aşk Öyküsü değil- özeti üç cümledir''. Aşklara, arzulara, ayrılıklara kısacası haketmediği kadar fazla anlam yüklediğimiz herşeye,  yukarıda bahsettiğim eleştiri getirme amacı kendini bu cümleyle belli ediyor ve filmin sonunda ki ''Mucize veya kader diye bir şey yoktur, her şey sadece birer tesadüften ibarettir.'' öğretisiyle zirve yapıyor.

---spoiler---
''Tom ve Summer düğüne giderken trende karşılaşıyolar, düğünde eğleniyolar, dans ediyolar. Summer evlendikten sonra bankta Tom'u bulduğunda, Tom ona"Ama düğünde benimle dans ettin ve o vardı hayatında neden" diyor, Summer da "çünkü o anda seninle dans etmek istedim." diye cevap veriyor.''


İşte hayatta herşey bazen bu kadar basittir.  Bazen eylemler anlıktır ve bizim onlara yüklediğimiz gereksiz anlam alır onları çok başka yerlere götürür.

---spoiler--

 Film ilişkiler üzerine çekilmiş bir belgesel adeta. 95 dakika içerisine başarıyla  sığdırılan bir çok duygu olması ve bunların cok gerçekçi ve vurucu bir şekilde beyaz perdeye aktarılmış olması filmi çok geniş bir kitle için etkileyici  hale getiriyor.---spoiler---


en sevdiğim kısımlardan biri şuydu; günleri uyduracağım, önemli olan başlangıca ve sona ne kadar yakın oldukları...
gün 20: summer' ın her şeyini çok seviyorum mesela o kalp şeklindeki doğum izini...
gün 350: summer' ın her şeyinden nefret ediyorum mesela o hamam böceği şeklindeki doğum izinden...
Anlık hislerimizin düşüncelerimizi ne kadar etkilediği işte bu kadar açık ve net bir dille anlatılmış.


---spoiler---


Filmin can alıcı noktalırından biri de özenle seçilmiş müzikleri. Çeşitli türlerden, bir çok sanatçının bulundğu albüm yapılası liste şöyle:

a story of boy meets girl - mychael danna and rob simonsen
us - regina spektor
there is a light that never goes out - the smiths
bad kids - black lips
please, please, please let me get what i want - the smiths
there goes the fear - doves
you make my dreams - hall & oates
sweet disposition - the temper trap
quelqu'un m'a dit - carla bruni
mushaboom - feist
hero - regina spektor
bookends - simon & garfunkel
vagabond - wolfmother
she's got you high - mumm-ra
here comes your man - meaghan smith
please, please, please let me get what i want - she & him 


Hero,  please, please, please let me get what i want,  sweet disposition  favorilerim..


Tabi sözün bittiği yer Expectations vs Reality sahnesi..



















* Yazının Spoiler'la belirtilen kısımları itü sözlük yazarlarına aittir.

31 Ağustos 2012 Cuma

En iyi üçlü: Sonbahar, Aşk, Brugge

Yavaş yavaş sonbaharın kendini hissettirmeye başladıgı günler geldi. Sıcak bir yazın ardından serin, huzurlu bir  sonbahar hepimizin temennisi. Tabi iç titreten esintisi ve sarı hakim doğasının yanı sıra sonbahar akla aşkı da getiriyor. Kimilerine göre aşk sonbahar da; adına şarkılar yazdıran İstanbul da, kimine göre tarih kokan sokakları ile Roma da, kimine göreyse sanatın başkenti  Barselona da güzel. Benim tercihim ise 116 binlik nüfusuyla Belçikanın kuzeyinde yer alan sımsıcak, küçük bir şehir: Brugge.

Amsterdam'la birlikte kuzeyin Venedik'i olarak adlandırılan bu romantik şehir, tarihi şehir merkezi, kanalları, doğası ile  ortaçağ dan bu yana hiç değişmemiş. Küçük ve düzenli bu tarihi şehir Ortaçağ havası koklamak isteyenler için birebir.



Brugge şehir merkezinin havadan görünümü.

Brugge' ün merkezinde -çoğu Avrupa ülkesinde oldugu gibi- Markt alanı bulunuyor. Bu alanı süsleyen Belfort kulesi 83 metre uzunluguyla hayli ihtişamlı. Bu kuleden 47 çanla yapılan müzik eşliğinde arnavut kaldırımlı yollarda partnerinizle yürüyebilir, ya da bir fayton kiralayarak kendinizi iyiden iyiye Ortaçağ'ın kollarına bırakabilirsiniz.

  Markt Alanı ve Belfort Kulesi


Şehir merkezinin vaad ettikleri bununla sınırlı değil. 1376 tane Gotik Penceresi bulunan Gothic Town Hall farklı mimarisi ile dikkatinizi çekebilir. Ayrıca Burg meydanında bulunan Basilica of Holly Blood  ve Church of Our Lady kiliseleri ile tarihte yolculuğa devam edebilirsiniz.


Church of Our Lady

Basilica of Holly Blood

Tarihten sonra biraz da sanat diyenler içinde Brugge çok cezbedici. Farklı onlarca müze içerisinde  14. ve 20. yy. eserlerinin sergilendiği Groeningemuseum en çok ziyaret edileni.

Yorgunlugunuzu atmak, birşeyler atıştırmak için mola verme zamanı geldi. Doğruca Brugge de üretilen Straffe Hendrikbirası eşlğinde birşeyler atıştırmak için De Halve MAAN bira fabrikasına...


Sonbahar esintisinin eşliğinde gün geceye vardıgında Brugge da şehrin ışıklarıyla birlikte mükemmel bir atmosfer olusur. Brugge'u farklı kılan; abartıya yer vermeden şehri süsleyen,  titizlikle yerleştirilmis ışıklarıdır.


                 

Brugge de yapılacak görülecek yerler bunlarla sınırlı değil .Nefis Belçika çikolatasından tadabilir, balonla şehir üzerinde gezinebilirsiniz. Eğer bir  futbolseverseniz Club Brugge ve Cercle Brugge takımlarının maçlarına gidebilirsiniz. Brugge şaşırtıcı bir şekilde tüm ihtiyaçlara cevap verebiliyor..

18 Nisan 2012 Çarşamba

Onur Air'in acı kaybı


Onurair’in Belçikalı Kaptan pilotu Olivier Mester, ön kapıyı kapatmak isterken aprona düşerek ağır yaralandı * Hastaneye kaldırılan Mester, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı

Ürdün Amman'dan dün saat 21.00 sıralarında yolcusuz ve kabin ekibi olmaksızın İstanbul'a gelmek için harekete hazırlanan Onur Air’e ait Airbus 300-600 tipi uçağın Belçikalı Kaptan Pilotu Olivier Mester, ön kapıyı kapatmak isterken aprona düşerek ağır yaralandı.
Kaza sırasında uçağın teknik personeli olay yerine sağlık ekiplerini çağırarak yaralı pilota ilk müdahale yapıldı.
Hastaneye kaldırılan Belçikalı pilot tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Onur Air’den yapılan açıklamada, "2009 yılından bu yana şirketimizde görev alan 56 yaşındaki mesai arkadaşımızın cenazesi bugün gerçekleştirilecek işlemlerin ardından ülkesine götürülecektir. Üzüntümüzü paylaşır, değerli kaptanımızın ailesi ve sevenleriyle birlikte tüm havacılık camiasına başsağlığı dileriz“ denildi.

Kaynak: Milliyet

Mini Yorum:
Bugüne kadar onlarca kez  uçmuş bir insan olarak merak ediyorum, bir pilotun neden uçak kapısını kapattığını. Zira Bu işi host veya hostes bilemedin kabin amiri  yapıyor normalde. Onur Air'e baş sağlıgı merhuma rahmet diliyorum.

12 Nisan 2012 Perşembe

Nasa'dan Günün Fotoğrafı

Yıl 1981, günlerden 12 Nisan. Columbia uzay gemisi STS-1 görevini tamamlamak üzere içerisinde John Young ve Bob Crippen ile uzaya fırlatılıyor.
Bu fotografı özel kılan ise tekrar kullanabilir bir uzay gemisi ile yapılan ilk uzay yolculugu olması.



İnceleme: myTechnic

   myTechnic 2008 yılında kurulan  ve Kasım 2010'da Çinli Hainan Firmasının bir parçası olan Uçak MRO(Bakım, Tamir ve Revizyon) firmasıdır.


   Sabiha Gökçen havalimanında hizmet veren myTechnic dünyanın ilk greenfield MRO'su oluşuyla farklılık yaratıyor. Bir  Greenfield projesi kısaca; kendinden önce var olan bütün kısıtlamalardan bağımsız yeni bir proje olarak açıklanabilir. 2008 in Ağustos'un da Easa'dan (Avrupa Havacılık Güvenlik Ajansı) Part 145 (bkz.http://utedforum.net/utedforum/index.php?topic=456.0) ve Türk Sivil Havacılık Otoritesinden (SHJ/JAR) sertifiakalarını almıştır.

MyTechnic hangarından bir görüntü


myTechnic sunduğu hizmetleri beş başlık altında toplayabiliriz.

  • Eğitim Hizmetleri
  • Component(Lastik, Jant Fren, Elektronik ve Acil Çıkış Malzemeleri) Bakımı
  • Motor Bakımı
    Boeing( Boeing 727Boeing 737 , 747,767 )  ve Airbus'un(  Airbus A300 Airbus A330  )  hakim oldugu Türkiye Pazarında bu uçakların motor üretiminin büyük kısmına sahip GE CF6 Series ve Pratt&Whitney JT8D-200 Series sertifikasına sahiptir.
  • Boyama Hizmetleri
  • Uçak İskeleti Bakımı

    2010 yılında 100. uçak bakımını tamamlayan myTechnic 2008 yılında konulan 5 yıllık planı tutturacak   gibi gözüküyor.

10 Nisan 2012 Salı

Burası MEKSİKA

Meksika'nın bilinmeyen yüzü. Kendi adıma Meksika'yı hiç böyle düşünmemiştim.

TULUM, MEXICO
Shambala Petit Hotel
Eğer havacılık sektöründe çalışyorsanız bu hotelde %40 indiriminiz var. 






9 Nisan 2012 Pazartesi

Ed Sheeran - Lego House (Official Video)



Ed Sheeran bir nevi ego patlaması yaşamış bu klipte. Tamam; şarkı güzel, ses güzel ama üzgünüm #birronweasleydeğilsin